Osmanlı Ordusu Osmanlı Ordusu, diğer adıyla Ordu-yi Hümayun, 1299 yılında Osman Bey tarafından kurulmuş ve 19. yüzyıl sonlarında tamamen ortadan kalkmış bir askeri teşkilattır. Fiili olarak baş komutanı Osmanlı padişahıdır. İlk kurulduğu dönemlerde sayıları yüzlerle ifade edilirken, imparatorluk zamanlarında yüzbinlerle ifade edilmeye başlanmış, 600 yıllık tarihi boyunca sayısız başarıya imza atmış bir ordudur. Yapıları bakımından üç ana bölüme ayrılmışlardır: Kapı Kulu Askerleri, Eyalet Askerleri ve Donanma Birlikleridir. Kapı Kulu Askerleri Kapı Kulu Askerleri, doğrudan padişaha bağlı atlı ve yaya kara askeri birlikleridir. Yeniçeriler, Süvariler, Topçular, Top Arabacıları ve Cebecilerden oluşurlar. Özellikle imparatorluk düzeyine ulaşıldığında çok uluslu bir ülke haline gelen Osmanlı, bu askerlerin yetiştirilmesinde çok özenli davranmıştır.
Eyalet Askerleri Eyalet Askerleri, Sancak Beyi ve Eyalet Paşalarının emirlerinde bulunan, her daim savaşa hazır bekleyen üst sınıf askerlerdir. Dört grup olarak sınıflara ayrılırlar:
Donanma Birlikleri Osmanlı Donanması, ilk olarak 1300'lü yılların başlarında kurulmuştur. İlk zaferi 1323 yılında Karamürsel fethidir. Burada yapılan tersane, daha sonraki asırlarda da gemi üretmiştir. Bu tersane günümüzde hala Deniz Kuvvetlerine bağlı bir birlik olarak varlığını sürdürmektedir. İmparatorluk döneminde yaklaşık olarak on bin mil kıyı şeridine sahip olan Osmanlı'da en az iki tümenlik bir donanmaya ihtiyaç duyulmuştur. Zamanla kıyı koruma, rehberlik, keşif ve saldırı görevlerini yürütecek şekilde dizayn edilmiştir. Donanma komutanı "Kaptan-ı Derya" olarak adlandırılır ve sayısız deniz zaferine imza atmış birçok komutanın ismini ölümsüz hale getirmiştir. Bunlardan bazıları:
Kazanılan zaferlerden bazıları:
Donanma tarihi ile ilgili en önemli olaylardan birisi İstanbul'un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet'in gemileri karadan yürütmesidir. Ayrıca Çanakkale Savaşı sırasında Nusret Mayın Gemisi'nin boğaza mayın döşemesi de tarih sayfalarına tarihin akışını değiştiren bir zafer olarak yazılmıştır. İlk kurulduğu tarihten itibaren kusursuz olarak yapılandırılmaya çalışılan Osmanlı Ordusu, duraklama ve çöküş dönemlerinde birçok isyanlarla anılmış, zamanla üstün özelliğini yitirerek ortadan kaldırılmıştır. Özellikle III. Murat döneminde ordu yapısında zarar verici birçok değişiklik olmuş, askerlik vasfı taşımayan birçok insan ve devşirme askeriyeye alınmıştır. Bu durum askeri düzeni alt üst etmiştir. Bütün bunlara rağmen, "Her Türk asker doğar" düsturu ile yetişen insanlar, hem Çanakkale Savaşı'nda hem de Kurtuluş Savaşı'nda orduyu oluşturarak zafer kazanmışlardır. Osmanlı Ordusunda Askeri Rütbeler
Osmanlı Ordusu, çağ kapatıp çağ açmış bir ordudur. Defalarca haçlı ordularını perişan etmiş bir ordudur. Bitti, tükendi derken küllerinden doğan ve düşmana bela olan bir ordudur. Savaşa giderken "ölürsem şehit, kalırsam gazi" diyerek giden, mazluma silah çekmeyen bir ordudur. Bugün Asya, Avrupa, Afrika kıtalarında birçok izleri bulunan, gittikleri, fethettikleri yerlerde yüzlerce eser bırakan, şehit mezarları olan bir ordudur. Günümüzde bize bıraktıkları bu değerli toprakların yanında savaşa giderken kendilerini coşturan "Mehter Takımını" da bizlere miras olarak bırakmışlardır. Her dinlediğimizde o günlere gider ve onlarla birlikte cenk eder buluruz kendimizi. |
Dürdane
26 Temmuz 2024 CumaOsmanlı Ordusu'nun yüzlerce yıl içinde nasıl büyüdüğünü ve başarılarını öğrenmek beni çok etkiledi. Özellikle Kapı Kulu Askerlerinin eğitim süreci ve Yeniçerilerin hayat boyu evlenmemesi gibi detaylar, disiplin anlayışlarını nasıl etkiliyordu?
Cevap yazAdmin
26 Temmuz 2024 CumaDürdane, Osmanlı Ordusu'nun disiplin anlayışı gerçekten dikkat çekici ve çok özel bir sistemdi. Kapı Kulu Askerlerinin eğitim süreci, çok küçük yaşlarda başlayıp, çok titiz bir programla devam ediyordu. Bu süreçte, hem fiziksel hem de zihinsel olarak en üst düzeyde yetiştiriliyorlardı. Yeniçerilerin evlenmemesi kuralı da disiplin ve sadakati maksimize etmek için konulmuştu. Aile sorumluluğu olmadan, tüm enerjilerini ve dikkatlerini askerlik görevlerine ve sultana adamak zorunda kalıyorlardı. Bu da Osmanlı Ordusu'nun uzun yıllar boyunca başarılı olmasına katkı sağlayan önemli faktörlerden biriydi. Sana da bu konuların ilgini çekmesi ve etkilenmen gayet anlaşılır.