Tekfur Bizans İmparatorluğu zamanında, vali makamında olan kişilere verilen addır. Bir nevi dere beyliği olarak da düşünülebilir.
Tekfurun kelime anlamı nedir?
Ermeniceden alıntı olan bu sözcük, aynı zamanda Anadolu'daki ve Rumeli'deki Hristiyan beylere de verilen addır. Kelime takovor kelimesinden türemiştir, bu kelimenin manası taç taşıyan kral demektir.
Tekfur Kimdir, Nerede ve Nasıl Yaşamaktadırlar?
Merkezden ayrı olan ve yöneticiye ihtiyaç duyulan birçok yerde tekfur bulunurdu. Tekfurların hepsi İstanbul'daki Bizans İmparatorluğuna bağlıdır. Ama genellikle başlarına buyruk davranırlardı. Halktan fazla vergi alıp, asker toplarlardı. Bu tekfurların çoğu halka çok zalim davranırlar ve yapmadıkları eziyet kalmazdı. Bizans halkı dinleri farklı olmasına rağmen, herkese çok adaletli bir şekilde davranan Osman Beyi ve Orhan Beyi bir kurtarıcı olarak görüyordu.
Tekfurların idari ve askeri olmak üzere birçok görevleri olurdu. Özellikle Osmanlı Devleti zamanında tekfurlar ile çok sıkı iletişim kurulurdu. Tekfurlar Türk akınlarından kendilerini korumak için Türklere bol miktarda vergi verirlerdi. Türklerde bunlara karşılık tekfurlara akın düzenlemiyorlardı.
Tekfurların bazı durumlarda kendilerini korumak için aile bağlarını kuvvetlendirerek Türk kumandanı ya da beylerine kızlarını gelin verirlerdi. Nitekim bir tekfur kızı olan Nilüfer Hatunla Orhan gazi evlenmişlerdir. Nilüfer Hatun, Yarhisar tekfurunun kızıdır. Yarhisar tekfuru güzeller güzeli kızını Bilecik tekfurunun oğlu ile nişanlamıştır. Anlı şanlı bir düğün yapılacaktır, fakat Nilüfer Hatun, Orhan Beye âşık olmuştur. Orhan Bey de ona gönlünü kaptırmıştır ve bir gün Nilüfer Hatunu kaçırarak evlenir.
Zaman içinde tekfurlardan da Müslüman olanlar oldu. Müslüman olan tekfurların birçoğu da zamanında Türklere büyük faydaları dokunan kimselerdi. Bu kimselerin içerisinde öyle biri vardı ki o da Harman kaya tekfuru Köse Mihal'dir. Onun çalışmaları Osmanlı devletinde olduğu kadar İslamiyet adına da katkılar sağlamıştır. Peki Köse Mihal Nasıl Müslüman oldu?
Köse Mihal Sultan güçlü, kabiliyetli, akıllı, zeki ve sür'atli bir yiğittir. Köse Mihal Sultan, bir küçük beylik olan Osmanlı Beyliğini tarihten silmeyi planlıyordu. Eskişehir tekfuru ile bir baskın gerçekleştirmek isterken Orhan Gazi ile karşılaştılar. Ortalık bir anda karışır bir an köse Mihal boş bulunur ve okkalı bir sille yer bayılır uyandığında ise olan olmuş, esir düşmüştür. Çok hakir görülüp eziyet edileceğini düşünen Köse Mihal, hiç de beklediği gibi davranışlarla karşılaşmaz, aksine tam bir misafir gibi karşılanır. Üstelik Köse Mihal'e bir de at vererek serbest bırakırlar. Bu duruma çok şaşıran Köse Mihal nefis muhasebesine girer. Ben Orhan Gaziyi esir edebilseydim nasıl davranırdım diye düşünür. Uykusuz geceler, uzun düşüncelerden sonra Köse Mihal hayatının kararını vermiştir. Müslümanlar çok mükemmel ve adaletli, hoşgörülü, gönlü geniş insanlardır, artık Köse Mihal Müslüman olmaya karar verir.
Osmanlı Devletinin ilk kurulduğu yıllar olan 13. Yüzyıl başlarında tekfur adı çok geçmiş, Osman Bey ve Orhan Bey zamanında tekfurlarla mücadele edilmiş bu suretle sınırlar genişletilmeye çalışılmıştır.
1453 yılında İstanbul'un Fethi tamamlandıktan sonra tekfurlar da tarihe geçmiştir.