Osman Gazi Osman Gazi, Osmanlı Beyliği ve Osmanlı Hanedanı'nın kurucusu ve ilk padişahıdır. Halime Hatun ile Ertuğrul Gazi'nin oğludur. Anadolu Selçuklu Devleti'nin uç beyiyken 1299 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. O dönemde Moğol İstilası başlayınca Moğollardan kaçan Müslümanların Osmanlı Beyliği'ne sığınmasıyla askeri ve siyasi gücü artmıştır. Çöküş dönemine giren Doğu Roma İmparatorluğu'ndaki iç karışıklıkların da etkisiyle kısa sürede Doğu Roma ve Anadolu'nun hakimiyetini ele geçirmiştir. Osman Gazi'nin Gençliği ve Ailesi Osman Gazi, 1258 yılında Söğüt'te dünyaya geldi. Osman Bey'in soyuna ve ilk yıllarına ait belgeler ölümünden 100 sene sonra yazılmıştır. Bu yüzden gençliği hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Babası Ertuğrul Gazi, Söğüt ovasında yaşayan Oğuz Türkleri'nin Bozok Boyunun Kayı kolundaki büyük bir kabilenin başkanıydı. Osman Bey, Ertuğrul Gazi'nin küçük oğluydu. 23 yaşındayken Ömer Bey'in kızı Malhun Hatun ile evlendi. Bu evlilikten ileriki yıllarda Osmanlı Devleti'nin başına geçecek Orhan Bey doğdu. Daha sonra Şeyh Edebali'nin kızı Bala Hatun ile evlendi. Bu evlilikten ise Alaaddin Bey dünyaya geldi. Taht Mücadelesi ve İktidara Geçişi Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi, 1281 yılında vefat etti. Birçok tarihçinin hemfikir olduğu konu, Osman Bey'in babasının ölümüyle ittifakla tahta geçmediği, tahta geçebilmek için kimlerle olduğu bilinmeyen kişilerle taht kavgası yaptığıdır. Taht kavgası yaptığı kişilerin kimler olduğu konusunda çeşitli söylentiler vardır. En güçlü ihtimal amcası olan Dündar Bey ile taht kavgası yapmıştır. Taht kavgası sonucu amcası Dündar Bey'i ok atımıyla vurmuş ve aşirete lider olmuştur. Osman Gazi'nin Askeri ve Siyasi Faaliyetleri Osman Gazi, 1281-1300 yılları arasında uç beyliğini korumak ve genişletmek için bir dizi yerel çatışmalar yapmıştır. Bu çatışmalarda, Samsa Çavuş, Konur Alp, Akçakoca gibi beylerden de yardım görmüştür. Dini ve moral desteğini ise Ahiler'den almıştır. Özellikle Şeyh Edebali daima danışmanlık hizmeti vermiştir. Osman Gazi, 1283 yılında ilk muharebesini İnegöl tekfuru Nikola ile yapmış ve kaybetmiştir. Bir sene sonra 300 kişilik bir güçle İnegöl yakınlarında bulunan Kulaca Hisar'ı bir gece baskını ile almıştır. Bu, Osmanlıların ilk kale fethidir. 1299 yılında İnegöl'ün fethine kadar çeşitli çatışmalar yaşanmış olup, İnegöl'ün fethi ile Osmanlı Devleti'nin resmi olarak kurulduğu konusunda birçok tarihçi hemfikirdir. Bizans ile Mücadele ve Genişleme Osmanlı Beyliği'nin hızla güçlenmesi Bizans İmparatoru II. Andronikos Palaiologus'u sıkıntıya sokmuş ve Bizans, Osmanlı Beyliği'ne bir akın düzenleyerek tehlikeyi bertaraf etmek istemiştir. Ancak bu savaşta Osmanlılar galip gelirken, Bizans komutanı savaşı bırakıp kaçmak zorunda kalmıştır. Osmanlı-Bizans savaşlarında Osmanlı'ya her konuda yardımda bulunan Bizans Harmankaya Tekfuru olan Mihail Köşes, Müslüman olarak Köse Mihal adını alarak Osmanlı akınlarına katıldı. Bursa Kuşatması ve Osman Gazi'nin Son Yılları Osman Bey, Bizans'ın en büyük kalesi olan Bursa'yı almak için şehri kuşatmaya karar verdi. Bursa kuşatması sırasında gut hastalığına yakalanarak beyliğin idaresini Orhan Bey'e bıraktı. Osman Bey'in ne zaman öldüğü net bilinmemekle birlikte bazı tarihçiler 1320, bazı tarihçiler ise 1327 tarihini vermektedir. Osman Bey'in ölümünden sonra babası Ertuğrul Gazi'nin türbesine gömüldüğü ve Bursa'nın fethedilmesi ile Bursa'ya nakledildiği söylenmektedir. Osman Gazi'nin Mirası Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi'den 4.800 km² olarak aldığı Osmanlı Beyliği'ni bir devlete çevirerek 16.000 km² olarak Orhan Gazi'ye devrettiği hesaplanmaktadır. |
Ereken
13 Temmuz 2024 CumartesiOsman Gazi'nin babasının ölümünden sonra amcası ile taht kavgası yaptığı söyleniyor. Bu taht kavgası gerçekten nasıl yaşandı, hangi kaynaklar bu konuda daha fazla bilgi veriyor?
Cevap yazAdmin
13 Temmuz 2024 CumartesiEreken, Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi'nin ölümü sonrasında taht kavgası yaşandığı söylentileri tarihçiler arasında tartışmalı bir konudur. Osman Gazi'nin amcası Dündar Bey ile yaşadığı rivayet edilen bu gerginlik bazı kaynaklarda yer almaktadır. Özellikle Aşıkpaşazade Tarihi ve Neşri Tarihi gibi Osmanlı kroniklerinde bu olaydan bahsedilir. Ancak, bu kaynakların yazıldığı dönemler olaylardan yüzyıllar sonra olduğu için, anlatılanların gerçekliliğini tam olarak teyit etmek zordur. Bu tür olaylar genellikle efsane ve gerçeklerin iç içe geçtiği anlatılardır. Bu nedenle, bu konuda kesin bir yargıya varmak zor olabilir.