III. Selim Dönemi Yapılan Yenilikler III. Selim, Osmanlı İmparatorluğu'nda köklü reformlar yapma gereğine inanmış ve bu doğrultuda bir ekip kurmayı hedeflemiştir. Bu amaçla Esseyit İbrahim İsmet Efendi ile görüşmüş ve ıslahat hareketlerinde birlikte çalışmaya yemin etmişlerdir. Yayla İmamı Risalesi'nde belirtilen 72 maddelik ıslahat planında öncelikle askerlik alanına odaklanılmıştır. Askeri Alanda Yapılan Islahatlar III. Selim, askeri alanda üç ana konu üzerinde durmuştur: mevcut askeri ocakların ıslahı, Nizam-ı Cedit adlı yeni bir askeri birlik kurulması ve askeri müesseselerin ıslahı. 1- Mevcut Askeri Ocakların Islahı Mevcut askeri ocakların tamamen kaldırılması zor olacağından, bu ocakların faydalı hale getirilmesi amaçlanmıştır. Yeniçeri Ocağı için askeri eğitim ve öğretim usulü kabul edilmiştir. Kumbaracı, Lağımcı, Topçu ve Arabacı sınıfları için de kanunların yeniden düzenlenmesi öngörülmüştür. A) Kumbaracı Sınıfı Kumbaracı sınıfının İstanbul'da bulunması ve sürekli eğitim-öğretim ile uğraşması kararlaştırılmıştır. 1792'deki yeni kanunlarına göre kumbaracı erleri tımarlı olacak, yevmiyeli olup, İstanbul'da bulunacaklar ve yoklamaya tabi tutulacaklardı. Yoklamada olmayanların yevmiyeleri kesilecek ve kumbaracı sıfatı ellerinden alınacaktı. Mevcut olanlar ise imtihana girecekler ve başarılı oldukları takdirde yevmiye hak edeceklerdi. Başarısız olanlar ise tekrar eğitim verilerek, yine başarısız olurlarsa kumbaracı sınıfından çıkarılacaklardı. Ayrıca erlerin evlenmesi yasaktı ve Kâğıthane veya Okmeydanı'nda yapılacak kışlalarda oturacaklardı. B) Lağımcı Sınıfı Lağımcı sınıfının görevi yer yararak lağım bağlamak ve sanayi sektöründe çalışmaktı. Kanunnamelerinde bu görevlerin aynen devam etmesi ve sanattan anlamayanların ocaktan çıkarılması belirtilmiştir. Kumbaracı sınıfı kanunnamesi ile aynı doğrultuda olan Lağımcı Kanunnamesi'nde erler için kışlalar yapılması öngörülmüştür. Kışlalardan biri lağım bağlama sanatının gösterileceği 125 kişilik bina, diğeri de köprü ve kale yapma sanat bilgisiyle geometri bilgisinin verileceği ikinci 125 kişilik binadır. C) Topçu Ocağı Yeniçeri Ocağı'ndaki disiplinsizlik Topçu Ocağı'na da sirayet etmiş ve talimler yapılmaz olmuştur. Topçu zabitleri mesleki bilgiye sahip değildiler ve savaşta toplar ağır oldukları için çamura batıp yolda kalıyordu. III. Mustafa döneminde atlarla çekilebilen hafif toplar dökülmüşse de I. Abdülhamit döneminde herhangi bir çalışma yapılmamıştır. III. Selim, babasından kalan işi devralmış ve topçuluğa önem vermiştir. Topçu kanunnamesinde subayların rütbe ve maaşlarından, teşkilattan ve erlerin üniformalarından bahsedilmiştir. Ayrıca erlerin talime gelip kışlaya devam etmesi şart koşulmuştur. D) Arabacı Sınıfı Arabacı sınıfı için de bir kanunname hazırlanmış, erlerin kışlaya devam etmesi zorunlu hale getirilmiştir. Bu kanunname, Topçu Ocağı Kanunnamesi ile hemen hemen aynıdır. E) Yeniçeri Ocağı'nın Islahı Sınıflarla ilgili bu kanunnameler ile ocakların bozulmuş olan düzeni yeniden kurulmaya çalışılmıştır ancak yenilik adına fazla bir hareket yoktur. Ayrıca ordunun asıl büyük kütlesini teşkil eden Yeniçeri Ocağı'nın da ıslahı gerekliydi. Yeniçeri Ocağı şöhretli ve imtiyazlı idi, bu nedenle ıslahı zorla kabul etmeleri mümkün değildi. Yeniçeriler için haftada birkaç gün talim yapmaları şartı getirilmiştir. Topkapı dışında Sadabad'da her yıl kasım ayına kadar talim yapacaklardı. İlk etapta saygı gösterseler de kısa sürede sıkılmışlar, eski tembel günlerini özlemişlerdir. Ayrıca yeni kurulan ve Levent'te talim yapan Nizam-ı Cedit Ocağına karşı devlet adamlarının gösterdiği ilgi ve sevgi de Yeniçerilerin rahatsızlığını artırmıştır. Esamenin alınıp satılmasının yasaklanmasıyla şikayetler artmış ve beş ay sonra Yeniçeriler talim yapmayı bırakmıştır. III. Selim ve yardımcıları, Yeniçerilere rağmen Nizam-ı Cedit Ocağı için sıkı bir şekilde çalışmaya devam etmişlerdir. 2- Nizam-ı Cedit Ocağı'nın Kurulması Yeniçeri Ocağı'nın eski kanunnamesine dönüp, ocağa Avrupa eğitim ve öğretiminin verilmesi daha kolay olabilirdi. Ancak III. Selim ve yardımcıları yeni bir ocak kurma yoluna gitmişlerdir. Bunun sebebi, Yeniçeri Ocağı'nın umutsuz durumu idi. Yeniçeri Ocağı çok fazla bozulmuştu, hatta Yeniçerilerin çoğu asker bile değildi. Esameler ya para ile satılmış ya da babadan oğula geçmiştir. Ocakta her sınıftan halk vardı. Avusturya ve Rusya ile sulh imzaladıktan sonra Koca Yusuf Paşa, yurtdışından Levent'teki neferlere eğitim verecek Avrupa talim ve terbiyesinden anlayan birkaç adam getirmiştir. Genç Yeniçerilerin de katılması öngörülmesine rağmen Yeniçeriler itiraz etmişlerdir. Bunun üzerine III. Selim, Nizam-ı Cedit'in ayrı bir ocak olarak kurulmasını emretmiştir. Ancak birbirine düşman iki ocağın zarar vereceği düşünülerek Nizam-ı Cedit Bostancı Ocağı'na bağlanmıştır. Nizam-ı Cedit'in ilk kanunnamesine göre 12,000 Nizam-ı Cedit askeri olacaktır. Bunların 1,600'ü İstanbul'da, 800-1,600'er asker ise Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli yerlerine yerleştirilecektir. Nefer ve subayların yevmiyeleri ile silahları, giysileri Nizam-ı Cedit hazinesinden sağlanacaktır. Neferler bekar kalacak, subaylar evlenebilecektir. Nizam-ı Cedit askerlerinin Yeniçeriler ve halk tarafından kıskanılmaması için halka yeni askerin gereği ve önemi anlatılmak zorundaydı. Bu amaçla Sekban Başı olarak tanıtılan bir ağa görevlendirilmiştir. Ancak kanunlar hakkında konuşanlara gereken şiddet gösterilmediğinden herkes devleti eleştirmeye başlamıştır. III. Selim'in Nizam-ı Cedit lehinde yaptığı çalışmanın büyük etkisi olamamıştır. Yine de ilk anda kimsenin tepki vermemesinden yararlanarak Levent'te ve Anadolu'nun birçok yerinde asker yetiştirme işine başlanmıştır. III. Selim askerlerin eğitimlerini sürekli takip etmiş, Anadolu'da çalışanları da teşvik etmiştir. 1789'da Napolyon'un Mısır seferi yeni ocak için bir sınav niteliğindeydi. Bu vesile ile padişah, Anadolu ve İstanbul'da yetişen askerler arasındaki büyük farkı da görmüş oldu. Anadolu'da yetişen askerler berbat durumdaydı, İstanbul askerlerinin de pek çok eksikleri vardı. Napolyon'un 25 bin kişilik ordusuna karşı 100-150 bin kişilik Osmanlı Ordusu mağlup olmuştur. Daha sonra Nizam-ı Cedit askerinin Akka zaferi bile gerçekçi padişah III. Selim'in askerin durumu hakkındaki üzüntüsünü azaltmamıştır. III. Selim, halkın ve devlet adamlarının kendisine destek vermemesine rağmen asker yetiştirme konusunda çalışmalarına devam etmiştir. Levent Çiftliği'nin yanı sıra Edirne, Çorlu, Silivri'de asker yetiştirilmesi ve Üsküdar'da bir orta kurulmasına karar verilmiştir. Mısır Seferi'nden alınan dersler sonucunda yeni silahlar tedarik edilmiştir. Bolu Sancağı Levent Çiftliği'ne, Hüdavendigar Sancağı da Üsküdar kışlasına bağlanmıştır. Mısır Harbi sonrası yeni asker yetiştirme faaliyetleri daha da artmıştır. 3- Askeri Müesseseler A) Tophane Dünya harp tarihinde ağır topçuluk, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un Fethi sırasında ilk kez kullanılan toplarla başlamıştır. Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran ve Kanuni Sultan Süleyman'ın Mohaç zaferinde de topçuluk önemli bir etkendi. III. Selim'in babası III. Mustafa da Avrupa tarzı toplar döktürmüştü. III. Selim de bu nedenle tophanenin ıslahına önem vermiştir. İlk iş olarak tophaneyi kanunnameye bağlamıştır. İsviçre, İngiltere ve Fransa'dan top ve yuvarlak dökümcülüğünde ustalar getirilmiştir. Tophane, Fransız tophanesine benzetilmiştir. Fransız toplarının ebatları kabul edilmiştir. III. Selim, tophanenin yanı sıra baruthaneye de nizam vermeyi ihmal etmemiştir. Baruthanelerin başındaki baruthane nazırları baruthaneyi kendi işlerine geldiği gibi idare etmekteydiler. III. Selim, Selanik, Gelibolu ve İstanbul'daki baruthanelerin eski binalarını tamir ettirmiş ve Küçükçekmece'de yeni bir baruthane açtırmıştır. Bir yandan yeni barutlar yapılırken bir yandan da eskileri ıslah edilmiştir. Tophane ve baruthane, III. Selim'in gayretlerine rağmen iyi idare edilmedikleri için istenilen seviyeye çıkarılamamışlardır. B) Donanma ve Tersane III. Selim öncesinde ve III. Selim'in tahta çıktığı vakitlerde donanmanın hali perişandı. Büyük harp gemilerinin kaptanlarının manevra ve taktik hakkında bilgisi yoktu. Kaptanlar limanlarda bekler, rüzgâr müsait olunca açılırlardı. Kılavuzlar ise sadece deneyimlerinden uzmanlaşmış, pusula kullanmayı bilmeyen Rumlardı. Gemilerde hiçbir düzen yoktu, her şey karışıktı. Deniz savaşına ilişkin talim ve top egzersizleri bilinmiyordu. 24 gemiden 16'sı iyi durumda ise de onlara da gereken bakım yapılmıyordu. Tamiratlarda çalışanlar parayı cebe atıp, malzemeyi isteklerine göre kullanıyorlardı. "İntizamsızlık, hırsızlık, ihmal Osmanlı Bahriyesinde öyle dereceyi bulmuştur ki, bir Osmanlı gemisinin çıkıp da en zayıf bir düşmana bile karşı koyamayacağını tahminde mübalağa etmiyorum." Küçük Hüseyin Paşa'nın Kaptan-ı Deryalığa tayini ile donanma işleri bir kanunnameye bağlanmıştır. Buna göre gemiler küçük ve büyük olarak ikiye ayrılıp, kaptanlar da sınava tabi tutulmuştur. Maaş ve tayinler sağlam esaslara göre belirlenmiştir. Deniz bilgisi edinmek ve talimlere katılmak şart koyulmuştur. Padişah sık sık tebdili kıyafet dolaşarak tersaneleri teftiş etmiştir. III. Selim sıkı çalışmasının karşılığını birkaç yıl içinde almıştır. En büyüğü Selimiye Kalyonu olmak üzere 2-3 ambarlı, 1,200 mevcutlu, 122 top alabilen 45 gemi yapılmıştır. Bu nizam ile Osmanlı Donanması hatırı sayılır bir kuvvet haline gelmiştir. Ancak bu ordunun emniyeti için ehliyetli, talim ve terbiye almış zabitlerin yetişmesi gerekliydi. Askeri Alanda Eğitim ve Öğretim Ordu ve donanmayı askeri usulde düzenlemek için teknik okullara önem verilmeliydi. III. Selim'e kadar yapılmış bazı çalışmalar mevcuttu. Tersane ve hendeshanede Fransız hocalar öğretim yapmakta, dersler de Türk hocalar tarafından verilmektedir. Daha sonra Fransız hocaların yararlandığı kitaplar Türkçe'ye çevrilerek kaynak olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu Türk-Fransız ilişkileri Rusya ve Avusturya'yı rahatsız etmiştir. Yaptıkları girişimler sonucunda Fransa uzmanlarını çekmek zorunda kalmıştır. III. Selim de daha şehzade iken Avrupa yardımı gerektiğini biliyordu. Viyana'ya gönderilen Ebubekir Ratip Efendi'nin döndükten sonra reisü'l-küttaplıktaki görevlerinden biri de Fransa'dan teknik adam ve subay getirilmesidir. Fransa, Osmanlı İmparatorluğu'na mühendis ve zabit göndererek yükseliş ve refah hareketine ne kadar önem verdiğini göstermiştir. Bir ara Napolyon bile Türk hizmetine girmeye talip olmuştur. Fransız hükümetince başka bir |
Zemine
25 Ağustos 2024 Pazar3.selim dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli reformların yapıldığı bir dönemdir. III. Selim, askeri alanda gerçekleştirdiği yeniliklerle dikkat çekmiştir. Özellikle Yeniçeri Ocağı'nın ıslahı ve Nizam-ı Cedit adlı yeni bir askeri birliğin kurulması, bu dönemin en belirgin özelliklerindendir. Mevcut askeri ocakların ıslahı için ciddi adımlar atılmış ve eğitim sistemleri değiştirilmiştir. Nizam-ı Cedit Ocağı'nın kurulması, askeri eğitimde Avrupa yöntemlerinin benimsenmesi açısından da önemli bir dönüm noktası olmuştur. Ancak, bu yeniliklere karşı olan direniş ve mevcut düzenin koruyucularının tepkileri, reformların uygulanabilirliğini zorlaştırmıştır. Bu bağlamda, 3.selim dönemi, reform çabalarının yanı sıra, karşılaşılan zorlukları ve toplumsal tepkileri de gözler önüne sermektedir.
Cevap yazAdmin
25 Ağustos 2024 Pazar3. Selim Dönemi ve Reformlar
Zemine, III. Selim dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme çabalarının önemli bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Bu dönemde gerçekleştirilen askeri reformlar, özellikle Yeniçeri Ocağı'nın ıslahı ve Nizam-ı Cedid adlı yeni askeri birliğin kurulması, askeri sistemin yeniden yapılandırılması açısından kritik bir öneme sahiptir.
Askeri Yenilikler
Nizam-ı Cedid Ocağı'nın kurulması, sadece yeni bir askeri birlik oluşturmakla kalmamış, aynı zamanda Avrupa'nın askeri eğitim yöntemlerinin benimsenmesiyle birlikte, Osmanlı ordusunun modernleşmesine yönelik önemli adımlar atılmıştır. Bu yenilikler, askeri disiplini artırması ve yeni tekniklerin uygulanması açısından oldukça önemlidir.
Direniş ve Zorluklar
Ancak, bu reformların hayata geçirilmesi sırasında karşılaşılan direnç ve mevcut düzenin koruyucularının tepkileri, reform çabalarının önünde büyük engeller oluşturmuştur. Özellikle Yeniçeri Ocağı'nın gelenekçi unsurları, yapılan yeniliklere karşı çıkmış ve bu da reformların uygulanabilirliğini azaltmıştır.
Toplumsal Tepkiler
3. Selim dönemi, yalnızca reformların uygulanması sürecini değil, aynı zamanda bu süreçte yaşanan toplumsal tepkileri de gözler önüne sermektedir. Yenilikçi adımlar, toplumun farklı kesimlerinden değişik tepkiler almış, bu da reformların sosyal dinamikler üzerindeki etkisini ortaya koymuştur.
Sonuç olarak, III. Selim dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme çabalarının önemli bir parçası olarak, hem yenilikleri hem de karşılaşılan zorluklarıyla tarihi bir dönüm noktasıdır.
Acay
10 Ağustos 2024 CumartesiIII. Selim dönemi reformları üzerine düşündüğümde, askeri alanda gerçekleştirilen yeniliklerin Osmanlı İmparatorluğu'ndaki etkilerini merak ediyorum. Nizam-ı Cedit Ocağı'nın kurulması, mevcut Yeniçeri Ocağı'nın bozulmuş yapısına bir alternatif sundu ancak bu yeniliklerin halk ve Yeniçeriler arasında nasıl bir karşılık bulduğunu anlamak önemli. Reformlar, askeri eğitim ve disiplinin artırılmasını hedeflerken, Yeniçerilerin eski alışkanlıklarını bırakmakta zorlandıkları açık. Bu noktada, halkın reformlara bakış açısını ve devletin bu yenilikleri sürdürme kararlılığının ne kadar etkili olduğunu derinlemesine incelemek gerekmez mi? Özellikle, halk arasındaki algının ve Yeniçerilerin direnişlerinin, reformların başarısı üzerindeki olası etkilerini göz önünde bulundurduğumuzda, bu reformların ne denli başarılı olup olamayacağı konusunda soru işaretleri belirmekte. Acaba bu reformların uzun vadeli sonuçları ne olabilecekti?
Cevap yazAdmin
10 Ağustos 2024 CumartesiIII. Selim Dönemi Reformlarının Etkileri
Acay, III. Selim dönemi reformları, Osmanlı İmparatorluğu'nda askeri alanda önemli değişimlere yol açmıştır. Nizam-ı Cedit Ocağı'nın kurulması, mevcut Yeniçeri Ocağı'nın bozulmuş yapısına alternatif bir model sunarak, modern bir askerî organizasyon oluşturmayı hedeflemiştir. Ancak, bu yeniliklerin halk ve Yeniçeriler arasındaki karşılık bulması oldukça karmaşık bir süreç olmuştur.
Halkın Reformlara Bakışı
Reformların halk üzerindeki etkisi, genel olarak olumlu bir şekilde değerlendirilmektedir. Yeniçerilerin eski alışkanlıklarını bırakmakta zorlanması, halk arasında bazı endişelere yol açmış olsa da, özellikle askeri disiplin ve eğitimdeki gelişmeler, toplumda güven duygusunu artırmıştır. Ancak, halkın reformlara olan desteği, çoğunlukla bu yeniliklerin günlük yaşam üzerindeki somut etkilerine bağlıydı. Özellikle, güvenlik ve huzur sağlanması, reformların halk tarafından kabul edilmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Yeniçerilerin Direnişi
Yeniçerilerin, Nizam-ı Cedit Ocağı'na karşı gösterdiği direniş ise reformların başarısını etkileyen bir diğer önemli faktördür. Bu direniş, mevcut düzenin ve otoritenin sorgulanmasına yol açmış, dolayısıyla reformların uygulanması sürecini zorlaştırmıştır. Yeniçerilerin geleneksel yapıları ve bu yapıya olan bağlılıkları, reformların karşılaştığı en büyük engellerden biri olmuştur.
Reformların Uzun Vadeli Sonuçları
Reformların uzun vadeli sonuçları konusunda ise çeşitli soru işaretleri mevcuttur. Eğer reformlar daha etkin bir şekilde uygulanabilseydi, Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri gücünde önemli bir modernleşme sağlanabilirdi. Ancak, Yeniçerilerin direnişi ve halk arasındaki algı, bu dönüşümün ne denli başarılı olabileceği konusunda belirsizlik yaratmaktadır. Sonuç olarak, III. Selim dönemi reformları, askeri alanda önemli bir başlangıç yapmış olsa da, bu yeniliklerin sürdürülebilirliği ve başarısı, birçok faktöre bağlı olarak şekillenmiştir. Bu nedenle, reformların uzun vadeli etkilerini değerlendirmek için daha derin bir analiz yapmak gerekmektedir.
Damla Su
09 Ağustos 2024 CumaIII. Selim dönemi reformları hakkında düşündüğümde, askeri alanda gerçekleştirilen yeniliklerin Osmanlı İmparatorluğu'na etkisini merak ediyorum. Özellikle Nizam-ı Cedit Ocağı'nın kurulması, mevcut Yeniçeri Ocağı'nın bozulmuş yapısına bir alternatif olarak ortaya çıkmış. Ancak bu yeniliğin halk ve Yeniçeriler arasında nasıl bir karşılık bulduğunu ve bu süreçte yaşanan direnişleri göz önünde bulundurursak, reformların ne kadar başarılı olabileceği konusunda soru işaretleri oluşuyor. Askeri eğitim ve disiplinin artırılması hedeflenirken, Yeniçerilerin eski alışkanlıklarını bırakmakta zorlandıkları anlaşılıyor. Acaba bu tür reformların halk arasında nasıl bir algıya yol açtığını ve devletin bu reformları sürdürme kararlılığının ne denli etkili olduğunu daha derinlemesine analiz etmek gerekmez mi?
Cevap yazAdmin
09 Ağustos 2024 CumaDamla Su,
Askeri Reformların Etkisi
III. Selim dönemi, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde önemli bir reform sürecini temsil etmektedir. Nizam-ı Cedit Ocağı'nın kurulması, mevcut askeri yapının zayıfladığı bir dönemde, modern askeri disiplin ve eğitim anlayışını benimsemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu yenilik, askeri gücün yeniden yapılandırılmasını hedeflemiş ve Osmanlı'nın savaş gücünü artırmayı amaçlamıştır.
Halk ve Yeniçeriler Arasındaki Karşılık
Ancak, bu reformlar halka ve özellikle de Yeniçerilere karşı büyük bir direnişle karşılaşmıştır. Yeniçerilerin geleneksel yapısı, reformların getirdiği değişimlere ayak uydurmada zorluk çekmiş ve bu durum, askeri disiplini sağlamakta sıkıntılar yaratmıştır. Halk arasında ise, Nizam-ı Cedit'e dair algı, bazı kesimlerde umut verici bir yenilik olarak görülürken, diğer kesimlerde ise mevcut düzene bir tehdit olarak algılanmıştır.
Direniş ve Başarısızlıklar
Yeniçerilerin reformlara karşı gösterdiği direnç, zamanla bu sürecin başarı şansını azaltmıştır. Nizam-ı Cedit'in kurulması ve etkinliğinin artırılması için devletin kararlılığına rağmen, mevcut yapı ve alışkanlıkların değiştirilmesi oldukça zor olmuştur. Bu durum, reformların kalıcılığını sorgulatan bir unsur haline gelmiştir.
Reformların Sürdürülebilirliği
Sonuç olarak, askeri reformların halk arasındaki algısı ve devletin bu reformları sürdürme kararlılığı, başarıya ulaşabilmesi için kritik öneme sahiptir. Reformların sadece üst düzey kararlarla değil, aynı zamanda halkın ve askerlerin desteğiyle gerçekleşmesi gerektiği açıktır. Bu bağlamda, III. Selim'in reformları, bir yandan yenilikçi bir yaklaşım sunarken, diğer yandan eski alışkanlıkların ve direnişlerin aşılması gerektiğini de gözler önüne sermektedir.
Soru Sor / Yorum Yap