Osmanlı-İran İlişkilerinin Tarihsel Gelişimi Osmanlı Devleti'nin duraklama döneminde, Osmanlı-İran ilişkileri yoğunlaşmıştır. Bu dönemde iki devlet uzun yıllar boyunca birbirleriyle savaş halindeydi. Osmanlı Devleti iç isyanlarla mücadele ederken, İran Devleti bu karışıklıkları fırsat bilerek eski topraklarını geri almak için çaba göstermiştir. İlk İlişkiler ve Amasya Antlaşması Osmanlı Devleti, Batı'da geniş topraklar kazandıktan sonra politikasını Doğu'ya yöneltmiş ve İran ile ilk ilişkileri kurmuştur. Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleştirilen Amasya Antlaşması, İran'daki karışıklıklar nedeniyle bozulmuş ve bu durum iki devlet arasında karşılıklı savaşlara yol açmıştır. Ferhat Paşa (İstanbul) Antlaşması ile sağlanan barış sonucu Osmanlı Devleti, doğudaki en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Bozulan İlişkiler ve Ferhat Paşa Antlaşması Bir kere bozulan Osmanlı-İran ilişkileri, bir daha tamamen düzelmemiş ve iki devlet arasında güç mücadelesi devam etmiştir. III. Mehmet döneminde Osmanlı'nın Tebriz ve Revan'ı alması ve ardından I. Ahmet'in faaliyetleri, iki devletin arasını iyice açmıştır. İran, Ferhat Paşa Antlaşması'nın öcünü alamamış ve daha da toprak kaybetmiştir. Bu sebeplerle, Osmanlı Devleti'nin iç karışıklıklarını fırsat bilerek saldırmıştır. Osmanlı Devleti ise bir yandan Celali İsyanları ile uğraşırken, bir yandan da Avusturya ile savaş halindeydi. İran'ın bu hamlesine başarılı bir şekilde karşılık veremeyen Osmanlı Devleti, Nasuh Paşa Antlaşması'nı imzalamak zorunda kalmış ve Ferhat Paşa Antlaşması ile İran'dan aldığı yerleri geri vermiştir. İran da Osmanlı'ya vergi olarak 200 deve yükü ipek göndermiştir. Nasuh Paşa ve Serav Antlaşmaları İran, Nasuh Paşa Antlaşması'nın vergi yükümlülüklerine uymayınca tekrar Osmanlı'nın sefer tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu durum barış istemek zorunda kalan İran'ı, Osmanlı ile Serav Antlaşması'nı imzalamaya zorlamıştır. Bu antlaşma ile Nasuh Paşa Antlaşması'nın şartları tekrar düzenlenmiştir. Bağdat'ın İşgali ve Kasr-ı Şirin Antlaşması 1622'de İran, Osmanlı Devleti'ne karşı en büyük hamlesini yaparak Bağdat'a girmiş ve iki devlet arasındaki en uzun süreli savaşlar başlamıştır. IV. Murat, devlet içindeki otoritesini sağladıktan sonra İran'a yönelmiş ve iki sefer düzenlemiştir. Bu seferler Revan ve Bağdat'a gerçekleştirilmiş ve sonunda Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre Bağdat Osmanlı'ya geri verilmiş, Revan ve Azerbaycan ise İran toprağı sayılmıştır. Bu antlaşma, aynı zamanda Türkiye'nin bugünkü İran sınırını da belirlemiştir. Sonuç ve Değerlendirme Osmanlı-İran ilişkileri, her iki devletin de kendi iç ve dış politikalarını şekillendiren önemli unsurlar arasında yer almıştır. Tarih boyunca iki devlet arasındaki savaşlar ve antlaşmalar, bölgenin siyasi ve coğrafi sınırlarını belirlemiş ve bugünkü Türkiye-İran sınırının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Bu ilişkiler, sadece iki devletin değil, aynı zamanda bölgedeki diğer güçlerin de dinamiklerini etkilemiştir.
|
Muhlis
24 Temmuz 2024 ÇarşambaOsmanlı Devleti'nin duraklama döneminde, İran'la savaşların yoğunlaşması ve bunun iç isyanlarla nasıl başa çıktıkları üzerinde ne düşünüyorsunuz? Amasya Antlaşması'nın bozulması ile başlayan uzun süreli savaşların iki devlet arasındaki ilişkileri tamamen bozması, sizce Osmanlı'nın iç karışıklıklarıyla nasıl bir bağlantı kurabilir? Ferhat Paşa Antlaşması ile sağlanan geniş sınırların, nasıl oldu da Nasuh Paşa Antlaşması ile geri verilmek zorunda kalındığını düşünüyorsunuz? Kasr-ı Şirin Antlaşması ile bugünkü Türkiye-İran sınırının belirlenmesi, bu savaşların ve antlaşmaların uzun vadeli etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap yazAdmin
24 Temmuz 2024 ÇarşambaMuhlis bey, Osmanlı Devleti'nin duraklama döneminde İran'la yapılan savaşlar ve iç isyanlarla başa çıkma süreci oldukça karmaşık bir dönemi işaret eder. Amasya Anlaşması'nın bozulması ile başlayan uzun süreli savaşlar, iki devlet arasındaki ilişkileri ciddi şekilde bozmuştur.
Bu savaşların Osmanlı'nın iç karışıklıklarıyla bağlantısı, devletin hem dış hem de iç tehditlerle aynı anda mücadele etmek zorunda kalmasıyla açıklanabilir. Dışarıda İran'la sürekli savaş halinde olmak, içeride ise Celali isyanları gibi iç karışıklıklarla uğraşmak zorunda kalınması, devletin kaynaklarını ve yönetim kapasitesini zorlamıştır.
Ferhat Paşa Antlaşması ile genişleyen sınırların Nasuh Paşa Antlaşması ile geri verilmek zorunda kalınması, Osmanlı'nın o dönemdeki askeri ve siyasi zayıflığını göstermektedir. Bu durum, devletin uzun süreli savaşlar sonucunda yıpranması ve iç sorunlarla başa çıkamamasının bir sonucudur.
Kasr-ı Şirin Antlaşması ile bugünkü Türkiye-İran sınırının belirlenmesi, bu savaşların ve antlaşmaların uzun vadeli etkilerinden biridir. Bu antlaşma, iki devlet arasındaki sınırların büyük ölçüde sabit kalmasını sağlamış ve uzun vadede iki ülke arasındaki ilişkilerin daha istikrarlı bir hale gelmesine katkıda bulunmuştur. Bu sınırın belirlenmesi, aynı zamanda bölgesel istikrar açısından da önemli bir adım olmuştur.