{ "title": "Yeniçeri Ocağı", "image": "https://www.osmanlipadisahlari.gen.tr/images/yeniceri-ocagi.jpg", "date": "20.01.2024 09:51:17", "author": "Mengüalp", "article": [ { "article": "Yeniçeri ocağı, Osmanlı Devleti'nde en önemli askeri sınıflardan biri olan yeniçerileri yetiştiren yerlerdir, bir nevi kışlalardır. Yeniçeri ocağının kurulmasına dair farklı rivayetler vardır. Genel kabul gören görüşe göre yeniçeri ocağı 1. Murat döneminde; dönemin veziri Çandarlı Halil Paşa yardımıyla kurulmuştur. Diğer görüşe göre ise yeniçeri ocağının temelleri 1. Murat'tan önce, babası Orhan Gazi döneminde atılmıştır. Yeniçeri ocağının mantığı; himaye altındaki Hıristiyan ülkelerde 8-18 yaş arasındaki, ailede tek çocuk olmayan erkek çocukların ailelerinden alınıp, devlet himayesinde büyütülerek devlete hizmet edecek şekilde eğitilmesine dayanır. Bu çocukalr devlete hizmet etmeye başlamadan önce Anadolu'da Türk ailelerinin yanına verilir, burada Türkçeyi öğrenip İslamlaşmaları sağlanırdı. Daha sonra toplanan çocuklardan aralarında zeki olanlar enderuna gönderilir; burada bilim, teknik, sanat, vs. Eğitimler alarak devlet kademelerinde görev almak üzere eğitilirlerdi. Diğerleri ise komutan veya asker olması için yeniçeri ocağına gönderilirlerdi.

Yeniçeri ocağının kurulmasına sebep olan etkenlerin başında devletin sınırlarının gelişmesi ve devlet bünyesindeki Hıristiyan unsurların artması gösterilebilir. Çünkü genişleyen devlet sınırları ve buna bağlı olarak artan nüfusa rağmen Osmanlı Devleti'nin; sadece beylik dönemindeki Türkmen birlikleriyle ülke güvenliğini sağlaması, savaşlara katılması zordu. Ayrıca ele geçirilen topraklarda Hıristiyan toplulukların da bir şekilde kendini devlet yönetiminde hissederek Osmanlı Devleti'ne bağlılığının pekişmesi gerekiyordu. O dönemde Rumeli'ye yapılan yoğun seferler sonucunda savaş esirlerinin büyük artış göstermesi de vezir Çandarlı Halil Paşa'ya yeni bir askeri sınıf oluşturma fikri veren etkenlerden biriydi. Bu ihtiyaçlar dolayısıyla dahice bir sistemle yeniçeri ocağı kurulmuş; devlet yapısının bozulmaya başladığı duraklama ve gerileme dönemlerine kadar başarıyla da görevini yerine getirmiştir.

Yeniçeri ocağı; adı üzerinde yeniçeri denilen askerlerden oluşurdu. \"Çeri\", eski Türkçede asker demekti. Yeniçeri de \"yeni asker\" anlamına gelir. 1. Murat'ın bu askeri sınıfa; daha önce var olan Türkmen birliklerine ek olarak kurulan bir askeri ocak olduğu için bu ismi verdiği düşünülmektedir. Yeniçeri ocaklarının büyük çoğunluğu İstanbul'da bulunurdu. Zaten kapıkulu askerlerinin bel kemiğini oluşturan yeniçeriler, tarih boyunca padişahın yakınlarında olmak durumunda kalmışlardır. Çünkü yeniçeri ocağının görevi; savaş zamanında padişahın etrafında bulunarak savaşta padişahı korumak ve güvenliğini sağlamak; barış zamanında da aynı şekilde İstanbul'un, dolayısıyla padişahın güvenliğini sağlamaktı. Yeniçeri ağası, yeniçeri ocağının en üst rütbeli kişisi olarak bir bakıma padişahın özel korumasıydı. Çünkü barış zamanında padişahın bizzat yakınında bulunur; padişah sefere katılırsa o da katılır, katılmazsa o da İstanbul'da dururdu. Ayrıca padişah olabilmek için yeniçeri ocağının, dolayısıyla yeniçeri ağasının desteğini alabilmek önemli bir aşama olduğu için, padişahlar da genelde güvendiği adamlar yeniçeri ağası yaparlardı. Ayrıca yeniçeri ağası bir Divan-ı Hümayun üyesidir; ki bu da yeniçeri ağalarının bugünkü bakanlığa eş değer görevde oldukları anlamına gelir.

Yeniçeri ocağı kendi içinde de çeşitli bölümlere ayrılırlardı. Bunun en meşhuru \"ortalar\" denilen sınıftır. Orta, bir bakıma tabur anlamına gelir. Yeniçeri ocağı; çeşitli ortalara mensup yeniçerilerden meydana gelirdi. Bir ortanın kaç yeniçeriden oluşacağı kuralı her padişah döneminde ülkenin sınırlarına, yeniçeri nüfusuna, vs. Etkenlere göre değiştirilse de en uzun süre geçerliliğini koruyan kural Kanuni döneminde belirlenen bir ortanın 196 kişiden oluşması olmuştur. Fakat tarih boyunca 60-70 kişilik ortalar görüldüğü gibi; 2000-3000 kişilik ortalar da görülmüştür.

Kuruluş ve yükseliş dönemlerinde olağanüstü başarılar sergileyen, devletin gelişmesinde ve güçlenmesinde baş roldeki sınıflardan biri olan yeniçeri ocağı devletin gerilemeye başlamasıyla beraber devlete yararlı bir sınıf olmaktan çıkmış; kendini taht entrikalarına kaptıran; serseri ve başıbozuklardan oluşan zararlı bir sınıf halini almıştır. Devlet sınırlarının küçülmesi, buna bağlı olarak ülkenin ekonomik gücünün zayıflaması, bunun da yeniçerilerin maaşlarına yansıması yeniçeri ocağının hoşnutsuzluğunun başlıca sebebi kabul edilebilir. Ayrıca yeniçeri ocağının nüfusunun azaltılmak istenmesi ve azaltılması halinde işsiz kalacak askerlerin kendini güvende hissetmeyecek olmaları da sebepler arasındadır. Duraklama döneminden itibaren ıslahat hareketleriyle yeniçeri ocağında bazı düzenleme girişimleri yapılsa da başarılı olmamıştır; yeniçeri ocağının varlığını koruyabilmek için öldürdüğü padişahlar bile olmuştur. Zamanla iyice çığırından çıkan yeniçeri ocağı; 2. Mahmut'un kararlı ve sert girişimleriyle 1826 yılında kapatılmıştır. Bu kapatma olayı şiddetli ve kanlı bir şekilde olsa da olay Vaka-i Hayriye adını almış, yeniçeri ocağının kaldırılması devlet için de millet için de hayırlı bir girişim olarak kabul edilmiştir. Daha sonra 2. Mahmut; Asakir-i Mansure-i Muhammed'iyye adlı yeni bir ordu kurmuştur.

Özetle yeniçeri ocağı; devletin fetih yaptığı bölgelere, nüfusa, sınırlara, vs. Bağlı olarak dahice geliştirilen; fakat daha sonra kendinde topladığı güçle çeşitli sebeplerden dolayı devlete en çok zarar veren sınıflardan biri haline gelen fikirdir. Yeniçeri ocağı; iyisiyle, kötüsüyle üzerinde en çok araştırma yapılması gereken, Türk askeri tarihinin çok önemli bir parçasıdır.
" } ] }