{ "title": "Osmanlıda Hoşgörü", "image": "https://www.osmanlipadisahlari.gen.tr/images/osmanlida-hosgoru.gif", "date": "21.01.2024 10:19:08", "author": "seval sarıboya", "article": [ { "article": "
Osmanlıda Hoşgörü, Osmanlı Devleti'nin 624 yıl gibi uzun bir süre yaşamasının sırrı \"Hoşgörü ve Adalet\" ilkelerinde gizlidir. Tarihi boyunca en haşmetli ve en büyük hükümdarları bu ilkelere her ne olursa olsun sadık kalmışlardır. Bundan dolayı Osmanlı Devleti o zamanın şartları gereği uzunca bir süre varlığını koruyabilmiştir. Tarih boyunca hiçbir devlet tarafından gösterilmemiş ve örneği olmamıştır ki; Osmanlıda hoşgörü daima adaletle hükmetmişler. Genelde Türk boylarının beylikleri kendi otağlarını belirleyerek yaşamlarını sürdürüyorlardı. Bazen aralarında çıkan anlaşmazlıklar yüzünden savaşlar çıkabiliyordu. Osmanlıda bir savaş ahlakı vardı ve hiçbir şekilde savaşa katılmayan insanlara da zarar verilmezdi. Savaştan zaferler kazanarak, şehre gidip halka şöyle denilirdi; İsteyen çekip gidebilir. İstemeyen özgürce şehrinde yaşamını eskisi gibi sürdürebilir gibi birçok ahlaka uygun hoşgörülü ve sevecen bir yapıya sahipti. Çok hayırlar yaparak, çok ihsanda bulunurlarmış. Bu Osmanlının 6 asır ayakta durabilmesinin sebebidir hoşgörü.

Yavuz Sultan Selim Han, Osmanlı Sultanları içinde saltanatı en kısa süren padişahlardan biridir. Bu saltanatı sırasında yaptığı işlerin büyüklüğüdür. Kendisinin adaletli ve celalli olmasıyla sert bir mizaç ile demiştir ki; (Dünya iki sultana az, bir sultana çoktur) sözüyle Yavuz Sultan Selim Han, sekiz yıllık saltanatında Asya ve Afrika seferlerini tamamlar. Sıranın Avrupa'ya geldiğini bildirir ve bunun için hazırlıklara başlanır. Selim Han'ın Avrupa seferi için hazırlandığını haber alan Papa, bunun üzerine bütün Avrupa kiliselerinde ayinler yaptırır. Bundan sonra Avrupa'yı korku sarmıştır. Osmanlı Devleti'nin 600 yılı aşkın ve geniş bir coğrafyada adaleti sağlamış ve halkına karşıda hoşgörülü bir yaklaşım içerisinde bulunmuştur. Selim Han, bir fermanda bulunarak İstanbul'da yaşayan Ermeni ve Rumların evlilikleri esnasında kanunsuz vergi alınmamasına büyük önem göstermiştir.

Bu durumda 14 Aralık 1793 tarihli, fermanında Selim Han, İstanbul ve civarında oturan Ermeni ve Rumların evlilikleri sırasında resmi vergi ve harçlardan başka kanunlara aykırı şekilde akça talebiyle rencide edilmemelerine ve fakir halkın himayesine dikkat edilmesi hususunda fermanım sadır olmuştur. Size buyurdum ki, emrime uyma konusunda bilakis dikkatli olasınız ve aksine hareket etmekten sakınasınız. Osmanlının girdiği bir yerde yaşayan halkı için din ve ırk ayrımı yapmadan meşru yaşam tarzlarına müdahale etmemiştir. Ağır vergi kaçıran ve o güne mahsus geçim kaynağı olan çiftçilik ve hayvancılıkta insanların kazançlarına göz dikip sömürmemiştir. Kıyafet ve siyasi görüşlerinden dolayı kimse öldürülmemiş, ancak Avrupa Osmanlı'dan sonra gelenlerin uygulamaları doğrultusunda sözde medeniyet gelmiş olsa da eski günlerini özler olmuşlardır. Ancak Osmanlı Devletide de bazı istisnalar yaşamıştır. Osmanlı'nın hoşgörü ve adalet değerlerine onca gözyaşı dökülmüş ve her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmuştur.
" } ] }