{ "title": "Osmanlı Hukuk Sistemi", "image": "https://www.osmanlipadisahlari.gen.tr/images/osmanli-hukuk-sistemi.gif", "date": "19.01.2024 07:38:07", "author": "murtaza bulduklu", "article": [ { "article": "
Osmanlı hukuk sistemi, birçok hukuk sisteminin sentezlenmesi sonucu oluşmuştur. Hukuk sistemi bir ülkenin gelişmesinde ve kalıcı olmasında oldukça büyük etki yapmaktadır. Bu yüzden Osmanlı Devleti'nin dört kıtada uzun yıllar boyunca hüküm sürmesindeki en önemli faktörlerinden biri de hukuk siteminin güçlü olmasından kaynaklanmaktadır. Osmanlı Devleti'nin hukuk konusuna büyük önem vermesindeki en önemli nokta İslam dininden gelmektedir. İslam dininin özü itibariyle adalet anlayışına önem vermesi Osmanlı Devleti'ni de etkilemişti.

Osmanlı hukuk sistemi, sonradan yazılı hale getirilmiştir. İlk zamanlarda hukuki sorunlar gelenekler ve töreler doğrultusunda karara bağlanıyordu. Zamanla sınırların genişlemesiyle beraber yazılı hukukun zorunluluğu hissedildi ve yeni bir hukuk sistemi oluşturuldu. Osmanlı Devleti'nin hukuk sistemi şer'i hukuk ve örfi hukuk olmak üzere ikiye ayrılıyordu.

Şer'i Hukuk

Kaynağı Kur'an'ı Kerim, sünnet, kıyas, icma olan ve İslam'a göre düzenlenen hukuk sistemidir. Din işleri Şeyhulislama ait olup Şeyhülislam'ın yargılama yetkisi yoktur. Yasama ve yürütme fetvalarla sağlanmaktaydı. Kazasker ve kadılar adli işlerden sorumluydu. Şer'i hukuğun işleyişini sağlayan en önemli mertebe kazaskerliktir. Kazakerler, Osmanlıda yargı sistemini oluşturan kadıların tayin işleriyle ilgilenirdi. İstanbul Kadısı, Osmanlı'da en yüksek mertebedeki yargıçtı. Kadılar kazaskerlere bağlı olur devletten maaş almazlardı. Geçimlerini davalarda aldıkları harçlardan çıkarırlardı. Kadıların verdiği kararı beğenmeyenler üst mahkeme olarak Divan-ı Hümayun'a başvururdu.

Örfi Hukuk

Töre kurallarının İslamiyete ters düşmeyecek şekilde düzenlenmesiyle oluşturulmuş kurallardır. Padişahın yönetim, mali ve ceza konularında çıkardığı kanunnameler de örfi hukuka dahildir. Örfi hukuk hazırlanırken şer'i hukuka aykırı olmaması için özen gösterilirdi. Yasama yetkisi padişaha ait olup padişah buyrukları \" ferman \" olarak nişancı tarafından kaleme alınırdı ve bu fermana padişah tuğrası eklenir ve resmiyet kazandırılırdı.

Fatih Kanunnamesi

Hukuk sisteminde en büyük gelişmeyi Fatih Sultan Mehmet göstermiştir. Fatih İstanbul'un fethinden sonra Osmanlı kanunnamesini uygulamaya soktu. Bu kanunname \" Kanunname-i Ali Osman \" olarak bilinir. Bu kanunname saltanar kurallarından protokol işleyişine kadar birçok kanun barındırır. Bu kanunname içinde birçok kanunu barındırmasına rağmen kardeş katline cevaz veren kanun ön plana çıkarılmaktadır. Kanunnamede bu kanun şu şekilde yer almıştır: \" ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların Nizam-ı Alem için katl eylemek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir. Anınla amil olanlar. \" bu kanunda amaç taht kavgalarına son vermekti.

Osmanlı Devleti'nde tüm davalar Şer'i Mahkemelerde görülürdü. Mahkemelerde kadılar karar organıydı. Kadılar padişah tarafından atanırdı ve doğrudan padişaha bağlıydı. Böylece kadıların bağımsız çalışmalarına olanak sunulmuş olurdu.

Kadıların Görevleri
Kadılar bulundukları bölgede iki seneden fazla kalmazdı. Bunun sebebi halkla kaynaşıp tarafsızlığını yitirmemeleri için. Kadıların yardımcısına naip denirdi. Ayrıca müftülerde kadıların yardımcısıydı. Müftüler hukuki konularda kadılara danışmanlı yaparlar ve fetva verirlerdi.

Osmanlı hukuk sisteminde en önemli gelişmeler Tazminattan sonra yaşandı. Adliye Nezareti ve Ticaret Mahkemeleri kuruldu. Ticaret Kanunu, Ceza Kanunu, Deniz Ticaret Kanunu gibi birçok kanun yürürlüğe sokuldu. Bu kanunların büyük bir kısmı Fransız kanunlarından esinlenilerek hazırlanmıştır. Kısa adıyla Mecelle olarak bilinen ve 1851 maddeden oluşan ve İslam hukukuna dayanan yapıtta Osmanlı Devlet'i hukuk sisteminde önemli yeri vardır.

" } ] }