{ "title": "Osmanlı Askeri Teşkilatı", "image": "https://www.osmanlipadisahlari.gen.tr/images/osmanli-askeri-teskilati.gif", "date": "20.01.2024 09:58:21", "author": "Derya Erdoğan", "article": [ { "article": "
Osmanlı Askeri Teşkilatı, Orhan Gazi dönemindeAnadolu Selçuklular, İlhanlılar ve Memlukların askeri sistemlerinden esinlenerek kurulmuştur. Orhan Gazi, veziri Alaadin Paşa ve Kadı Cendereli Halil'in yönlendirmesi ile aşiret kuvvetleri yerine biner kişilik piyade ve süvari kuvvetleri kurdu. I. Murad'ın ilk zamanlarına kadar Osmanlı'nın askeri başarısını bu iki sınıf sağlamıştır. Temellerini Orhan Gazi devrinde atan Osmanlı Askeri Teşkilatı, I. Murad döneminden itibaren asıl şekline ulaşmış ve en son olarak Kapıkulu Askerleri, Eyalet Askerleri ve Deniz Kuvvetleri olarak üç kısımda yapılanmıştır:

1. KAPIKULU ASKERLERİ

Bunlar maaşlı askerlerdir. İki sınıfa ayrılırlar:

1A. Yaya Sınıfı
Osmanlı askeri teşkilatı yaya sınıfında yer alan Acemi Ocağı, Yeniçeri Ocağı'na asker yetiştirmek amacıyla ilk defa Gelibolu'da kurulmuştur. Yeniçeri Ocağı'na ek olarak diğer ocakların da hizmetine verilirlerdi.
1363 yılında kurulan Yeniçeri Ocağı, Kapıkulu askerlerinin en saygınıydı. Savaş sırasında padişah, Yeniçerilerin arkasında durur ve bu şekilde korumaya alınırdı. Yeniçeriler üç ayda bir maaş alırlardı.
Cebe; \"zırh\" demektir. Osmanlı Askeri Teşkilatı'nda Cebeci Ocağı Yeniçerilere ok, kalkan, tüfek vs malzemeleri sağlayan ocaktır. Savaşta gerekli mühimmatı cepheye naklederler. Savaş sonrasında bu malzemeleri geri toplarlar, bozulanları onarıp silah depolarına sevk ederlerdi.
Top dökmek, top mermisi yapmak ve top atmak görevlerini üstlenen ocaktır. Top döken ve top kullanan bölükleri ayrı ayrıdır.

1B. Kapıkulu Süvarileri

Her ne kadar derece ve maaş açısından Yeniçerilerden üstün olsalar da Yeniçeriler yönetim üzerinde çok daha fazla bir nüfuza sahiptiler.

Süvarier savaş sırasında padişahın sağında ve solunda yürürlerdi. Atlı birlikler de genelde devlet merkezinden uzaklaşamazlar, otlağı bol olan yerlerde yaşarlardı.

2. EYALET KUVVETLERİ (Sınır Kuvvetleri)
Osmanlı Askeri Teşkilatı içinde İmparatorluğun büyümesindeki en güçlü yapı taşı olan Tımarlı Sipahiler, devletin verdiği toprağı işletir maaş almazlardı. Bu toprak \"dirlik\" olarak anılırdı. 19.999 akçeye kadar vergi geliri olan toprağa \"tımar\", 20.000 akçeden 99.999 akçeye kadar olanlara \"zeamet\", 100.000 akçenin üzerindeki vergi geliri olan dirliğe \"has\" denirdi. Elde ettikleri gelirle savaş için hazırlanırlardı. Tımarlı Sipahiler kendi mıntıkalarında ikamet ederlerdi.
Bekar anlamına gelen Azab, Anadolu'dan toplanan sağlıklı, güçlü Türk gençlerinden oluşan kuvvetlerdir. Savaş sırasında ileride dururlar ve ilk hücuma geçerlerdi. Arkalarında bulunan Topçular'a savaş başladığı anda sağa ve sola çekilerek yer açarlar ve böylece toplar ateşlenirdi.
Keşif hizmeti veren Akıncılar; sefer öncesi düşman topraklarındaki araziyi keşife çıkarlar, esirlerden bilgi toplarlar, düşman pusularını engellerler, yolda önlerinde çıkan nehirlere köprü yaparlar, dolayısıyla ordunun önünü açarlardı.

3. DENİZ KUVVETLERİ

Donanma, Osmanlı Askeri Teşkilatı içinde 1401'de Gelibolu'da kurulan üs ile hiyerarşik anlamda yerini almıştır. İstanbul'un Fethi sırasında donanmadan büyük ölçüde yararlanılmış ve fetih sonrasında Fatih Sultan Mehmed dünyanın en büyük tersanelerinden birini Kasımpaşa'da kurmuştur. İlk Kaptan-ı Derya, yani Deniz Kuvvetleri Komutanı Yıldırım Bayezid tarafından atanan Saruca Paşa'dır.

Deniz Kuvvetlerindeki üstün başarılarıyla Osmanlı Tarihine damga vuran isim ise kuşkusuz Barbaros Hayreddin Paşa'dır.

Osmanlı Askeri Teşkilatı donanmanın lojistik desteğiyle zaferden zafere koşmuştur. Deniz Kuvvetleri, İnebahtı Savaşı'na kadar en parlak dönemlerini yaşamıştır.
" } ] }